Sonbahar...Sonbahar denilince derinlerden bir tını yükselir
hüzün diye. Nedendir bu ön yargı?
Bu bankta biraz önce bir teyze oturuyordu. Elinde kitabı,
burnuna ucundan tutunan yakın gözlükleri, huzurlu mu huzurlu sayfaları
deviriyordu. Yüzünde hafiften bir gülümseme ile…
Az önce bu yoldan iki genç bisikletleri ile yaprakları adeta
kahkahaları ile savurarak hızla geçip gittiler. Belli ki yarışıyorlardı. Yarışa
çıkan sadece ayak bilekleri değil, aynı zamanda gülünce çalışan tüm vücut
kasları ve kahkahalarıydı…
Birinci bankta birbirlerine sırtlarını dayamış anne ile oğul
dokunma oyununa kendilerini kaptırmışlardı. Amaç diğerinden önce arkaya
dönerek, diğerinin omzuna dokunmaktı. Düz uzun saçlı, oturduğunda ayakları
havada kalan, beyaz tenli, koyu lacivert gözlü yakışıklı kıkırdamaktan oyuna
konsantre olamıyor, puanları hep alımlı annesine kaptırıyordu…
Ön yargı. Birleşik kelime. Bırakalım öyle kalsın, sadece
kelime olarak.