17 Temmuz 2011 Pazar

Seriler

Seriler

Serinin iki anlamı yüklenmiş zihinlere..

Bir: Hızlı
İki: Peşi sıra

Seri bir hayat yaşıyoruz… Yetişmeye çalıştığımız bir hayat ki aslında hayata neden yetişmeye çalışıyoruz onu yaşamak yerine? Neden her şey mükemmel olmalı? Mükemmel beden, mükemmel iş, mükemmel sevgili, çocuklar, çevre… Mükemmel ne ki? Ya da kimin mükemmeli? Seçmek zor, yetişmek zor…

Seri bir hayat yaşıyoruz. Oyuncaklarınla uslu uslu oyna, güzelce okumayı zamanında sök, üniversite sınavını ilk girişinde kazan, onaylanan doğru(!) bir evlilik yap, 35 ine gelmeden doğur… Seriye bağlanmış…

Ya hissetmek?

Hissederek yaşa bedenini, sevgini, ilişkini, işini… Hisset ki hissettir … Hissettir zevki, haz almayı, önemsemeyi ve mutluluğu…

28 Şubat 2011 Pazartesi

Zamana karşı durmak

Zamana karşı durmak, dayanmaya çalışmak…

Değirmenler bu kadar dayanabilmiş, taşlar... Yürekler dayanır mı? Aşk zamana karşı koyabilir mi veya zamanı yanına alabilir mi? Zaman aşkı besler mi yoksa yer mi?





22 Şubat 2011 Salı

Hangisi daha kötü?

Geride birilerini bırakmak ya da bırakmamak? 

             

21 Şubat 2011 Pazartesi

Kapı

Aralık bir kapı çağırır seni. Gider bakarsın. İnancın kapısıdır o. İnanmak istersin, tıpkı aralık kapıdan bakmak istediğin gibi. İnanmak istersin çünkü dayanmak, yaslanmak istersin, bırakmak istersin öyle uçsuz bucaksız uzanmak, gitmek, kaybolmak…Çünkü anlayamazsın, beyin denilen o muhteşem mekanizma yetersiz kalmıştır ve yetersizliği kabul etmezsin; doldurursun içini inançla… Yaslanırsın ONA… İnanırsın, hatta bazen inanamazsın ONA ki çok güçlüdür çünkü o…




Kitaplara sarılırsın, çevirirsin ağacın dönüşüme uğramış hallerini usulca ki bu bile iter seni inanmaya. Üstüne sıvalar çekmeye çalıştığın o bomboş hayatından GERÇEK olana alır götürür seni…




24 Ocak 2011 Pazartesi

Ne düşünürdü?



Ne düşünür… Belki de sabahın 4ünde düştü yollara. Kamyonda sabahladı. Gün doğarken hazırladı tezgahı ve beklemeye başladı. Beklemeye başladı kilosunu 4 liradan sattığı üründen kazanacağı 25 kuruşun hayalini kurarak… 1, 2,5,10 kilo.. E sonra? Ne olacaktı? Ancak yeniden yollara düşmesi için gerekli olanı toplayacaktı belki de. Yarın başka bir tezgahta belki başka bir sebzeyle hatta belki bu sefer başka bir meyveyle yer tutacaktı. Yine düşünecekti önünde sulu sulu portakallar dizelenmişken. O yine yarını düşünecekti, yeniden yollar, gündoğumu, yeni bir gün… Hepimizin başlayacağı yeni bir gün… Kimi zaman mucizelere gebe kimi zamansa…

12 Ocak 2011 Çarşamba

Yosun














Yosun tutan yürekler var…
Yosun tutan diller…
Yosun tutan ilişkiler…
Yosun tutan hayatlar…

Yüreğinden geçeni dillendir
Dillendir ki ilişki şaha kalksın
Kalksın ki parıldayan hayatlar sarıversin
Seni, benliğini, yüreğini…